Deli Dünya : Bölüm 7 – Sınırsız Tahta Kasalar

Yazan Ujda Düzenleyen Fullbringerz. Keyifli okumalar…

Önceki Bölüm                                                                                        Sonraki Bölüm


 

Pir yine ben uyanmadan evden ayrılmış. Gerçi önce ben uyansam bile kafamı çevirdiğim an ortalıktan kayboluyor. Gittiği yeri biliyorum. Bu yüzden onu takip etmeyi bıraktım.

İddiaya girerim şu an Ail Baba’nın Büyü ve Sihir Dükkanında. Kasabada geçirdiği her gün önce Ail’den boş tahta kasaları satın alır. Caddenin ortasına inşa(!) ettiği sahnenin temellerini bu kasalar oluşturuyor sonuçta.

Bu yüzden Ail her 2 günde bir boş kasaları hazır tutuyor. Bu kasaları alan olmadığı için bu işten oda mutlu.

Alanda satanda mutlu olduğuna göre bu konuda bana daha fazla söz düşmez.

O kadar bölüm sonra fark ettim de size hiç büyülü aletlerden ayrıntılı bir şekilde söz etmedim.

Bu dünyada her şeyin bir sınıfı olduğunu söylemiştim. Tabii ki buna sihir ve büyüde dahil.

Büyülü itemleri sınıflandırmak için 2 şeye bakılır. Birincisi devre sınıfı, ikincisi güç kaynağı sınıfı.

Büyülü itemlerin en büyük avantajı güç kaynağı olarak mana kullanmamaları. Bunun yerine büyülü itemler enerji küreleri, kristalleri, çekirdekleri gibi enerji kaynakları kullanılır. Eğer yeterince kaliteli bir iteme sahipseniz enerji tükendiğinde yerine başka bir kaynak takabilirsiniz.

Büyülü itemlerin diğer bir avantajı da hiçbir büyülü itemin sihirli sözlere gerek duymaması. Sonuçta insanlar büyülü sözleri sihir yanlışlıkla aktive olmasın diye yaratmıştı. Büyülü itemler donanım olduğu için böyle bir sorun oluşturmuyorlardı.

Bu durumun daha rahat anlaşılabilmesi için bir örnek üzerinden devam edelim. Diyelim ki sihirli sözlere ihtiyacı olmayan nadir bir sihir devresine sahipsiniz ve yanında birde büyülü iteme sahipsiniz. Akşam uykunuzda düştüğünüzü görüyorsunuz. O anlık şokla durabilmek için sihir kullandınız.

Tebrikler artık bir eviniz yok. Üstüne üstlük üstünüzdeki devasa molozu atacak gücünüzde kalmadı.

Bunun yanında büyülü iteminizi akşam çıkarabildiğiniz için bir köşede uslu uslu bekler.

Şimdi birazda enerji kaynaklarından söz edelim. En ucuz, doğal olarak da en zayıf enerji kaynağı enerji çekirdekleri. Bu kaynaklar en fazla günlük itemleri çalıştırır. Üstelik devrenin ihtiyacına göre 10-15 kullanımda biter. Bu çekirdeklerin sıralamada en fazla yeri B.

Çekirdekten bir üst sırada ise kristaller geliyor. Bu kristaller genellikle evlerin ısıtılması, yemekler için ocak ve balıkçı vinçleri gibi ağır yükler kaldıran itemleri çalıştırmak için kullanılır. Bunun yanında hafif silahlara güç sağlamak için kullanılır. Kristallerin sınıfı ise B+ dan C’ye kadardır.

En üstte duran ve diğerlerini resmen ezerek geride bırakan enerji kaynağı ise enerji küreleridir. Bu kürelerin tarihi savaş dönemine kadar gider. Genel olarak askeri araçlara ve silahlara enerji kaynağı olarak kullanılırlar. Bu kürelerin başlangıç sınıfı en düşük C+’dır. Üst sınırı ise kimse bilmiyor. Bazıları savaş döneminde R sınıfı enerji kaynakları üretildiğini söylese de bu bilgiler henüz kanıtlanmadı.

Pekala şimdi işi biraz uygulamaya dökelim. En yakınımızdaki büyülü itemleri sınıflandıralım.

Saç kurutma itemi: Devre sınıfı A+, enerji kaynağı A, item sınıfı A

Kapı Kilidi: Devre sınıfı A, enerji kaynağı A, item sınıfı A

Ocak: Devre sınıfı A++, enerji kaynağı B, item sınıfı A++

Pir’in Ben Geldim Orman Eldivenleri: Devre sınıfı: C+, enerji kaynağı: F, item sınıfı E

Sanırım bu biraz şaşırtıcı oldu. Aslında bu eldivenler seri üretilebiliyor ve sınıfları en fazla C+ ama Pir’in eldivenlerini bu kadar özel kılan enerji küresi.

Pir sanırım bu enerji küresini eski bir savaş makinasının içinde bulmuş. Neredeyse her iteme uyumlu ve ne kadar kullanılırsa kullanılsın enerjisinde bir azalma olmuyor. En azından şuan için durum böyle.

Bu kadar iyi bir küreyi isteyen çok olur. Hatta onun için öleceklerin isimlerini verebilirim. Pir’de bu durumu bildiği için Enerji girişini eldivenin üst bölgesinden eldivenin iç bölümüne çekti. Tabi bu kadarla kalmak Pir’e yakışmazdı. Eski enerji giriş noktalarını çok sağlam bir metalle kapladı ve üstüne göstermelik 2 tane düşük kalite enerji küresi yerleştirdi.

Ne zaman dövüşseniz dövüştüğünüz kişi genellikle iteminizin en zayıf noktası olan kaynaklara saldırır. Pir’in eldivenleriyse en güçlü noktasını en zayıf nokta olarak gösteriyor. Bu sayede Pir’in elinde kolayca ölen insan sayısı 4 haneli sayılara ulaştı.

Aslında bugün kendimle delice konuşma seansımı daha uzun tutmak isterdim ama bu gün moralim çok bozuk. Yonca Hanım 2 haftadır Pir’e gülümsemiyor. Bir kadından çiçek almayı bırak dokunmayalı 10 gün oldu.

Önce Yonca’nın hasta olduğunu ya da keyfinin yerinde olmadığını düşündüm. Sonra olayın gerçek yüzünü öğrendim. Mamut abiyi çiçek almaya giderken gördüm.

Ne yaptın be Mamut abi hadi beni geçtim kasabanın erkeklerini de mi düşünmedin. Bu küçük kasabadaki tek güzel oyuncakta gitti artık. O an aklına gelmemiş olabilir ama senden sonra o kadını anca Pir’in öldürdüğü ayı paklar. Artık o kadınla evlenmezsen ilk ben ümüğünü sıkarım haberin olsun.

Ah Pir ah. Senin de bunda payın var. O ilaçtan biraz daha vermiş olsaydın şimdi kasaba bu halde olmazdı belki de.

Bu arada kapı çalıyor gidip açayım en iyisi. Bundan sonraki konuşmalarıma da içimden devam ederim.

Kapıyı açınca karşımda siyah cübbe giymiş ve yüzüne aceleyle maske giymeye çalışan bir adam vardı.

Hayır, adam değil kadın. Ne kadar gizlemeye çalışsa da bu kalçalar bir kadının. Beni kandıramazsın ey insafsız varlık.

Şey usta Pir burada mı?” kalın bir ses tonuyla böyle söyledi. Hala beni kandırmaya çalışıyor. Gerçi benimle göz temasını hiç kesmedi. Benden hoşlandı mı yoksa?

Hayır, burada değil az önce çıktı sanırım.

Peki, burada değilse nerede bulabilirim kendisini?

Sanırım bu saatlerde Ail’in büyü ve sihir dükkanındadır.

Tamam, bende oraya giderim. Rahatsızlık verdiğim için özür dilerim. Kapıyı kapatabilirsiniz.

En son söylediği şeyler çok saçma geldi.

Kafa mı biraz kaldırıp dikkatli bakınca sebebini anladım. Kafasında devasa siyah bir boynuz vardı. Cidden kafasındaki boynuz vücuduyla çok orantısız.

Neyse konumuza dönecek olursak kapıyı çaldıktan sonra emin olmak için etrafa son bir kez göz atmak istedi sanırım ama kafasını kaldırınca boynuzu kapı kirişine saplanmış.

O maske galiba utancını ve kimliğini gizlemek için. Gerçi bu kadar küçük bir kasabada böyle bir boynuzla kimliğini gizlemen imkansız.

Bu da demek oluyor ki uzun bakışmalarımızın nedeni kafasını eğememesiymiş. Bu hafta yaşadığım ikinci hayal kırıklığı bu.

Tepki vermesine imkan vermeden hızlıca maskeyi tuttum. Yaşadığım hayal kırıklığının verdiği öfkeyle hızlıca yüzünden çektim.

.Aynı hızla geri takıyorum. Kız ağlamaklı bir yüzle bana bana bakıyor. En azından gözlerinin buğulanmasından bunu anladım.

Boynuzu saplandığı yerden kibarca çıkardım. Ne kadar çabalasam da canı biraz yandı.

Çok teşekkür ederim. İyi günler.

Sana da.

.BIRAKMA BENİ HAYATIMIN AŞKIIIIII.  


 

Önceki Bölüm                                                                                        Sonraki Bölüm

Deli Dünya : Bölüm 7 – Sınırsız Tahta Kasalar” üzerine 4 yorum

Yorum bırakın