Çeviri için Wertyul kontrol/düzenleme için Dike arkadaşlarımıza teşekkürler. Keyifli okumalar…
“Önümden çekil. Eğer beni engellemeye devam edersen seni mahvederim.” Chu Feng Görev
Seçim Yerinden ayrıldığında bir kızın keskin sesini duydu.
“Sumei?
Bu sesi duyan Chu Feng, paniğe kapılmaktan kendini alamadı. Sumei’nin bir sorunla
karşılaştığını düşündüğünden sesin geldiği yöne doğru hızla gitti.
Sese doğru yaklaştıkça Sumei’ nin figürünü gördü. Nitekim o anda Sumei’nin etrafında bir
düzine kadar Kılıç Birliği üyesi vardı.
Kılıç Birliği üyeleri auralarını gizlememişlerdi bu sayede Chu Feng, oradaki çoğu insanın 5.
seviye ruh âlemi olduğunu hisseti. En güçlüleri genç bir adamdı ve o ruh âleminde 6.
seviyedeydi.
En güçlülerinin üstün şekli, beyaz yüzü, kalın kaşları ve iri gözleri vardı. Onun tipik tatlı bir
çocuk olduğu söylenebilirdi. Meymenetsizce Sumei’ye gülümsüyordu ve grubuyla beraber
kalabalığın önünde Sumei ile alay ediyordu.
Belki de Sumei’nin özel statüsü nedeniyle, beyaz yüzlü erkekten gelen alay ona oldukça ağır
geliyordu bu yüzden Sumei çıldıracakmış gibi duruyordu.
Bunu görünce Chu Feng yardım etmek istedi ama anında durdu. O Sumei’nin gücünü açıkça
anladı. O 7. Seviye ruh âleminde olmasına rağmen bu insanlar hala Sumei’yi rahatsız
ediyorlardı. Onlar basitçe ölümlerini arıyorlardı.
Açıkçası kız gerçek gücünü ortaya çıkarmak istemediğinden kendini dayanmaya zorladı ve
saldırmadı. Bu yüzden Chu Feng heyecan içinde izleyenlere katıldı ve kalbinde gizlice güldü.
“ Ne kadar dayanabilirsin göreceğim.”
“Leydi Sumei. Ben, Jian Chen, gerçekten senden hoşlanıyorum. Bana bir şans veremez
misin?”
“Tüm iç saha da statüsü, gücü ya da görünüşü ne olursa olsun ben, Jian Chen’den başka size
kim uygun olabilir?”
Jian Chen denilen beyaz yüzlü erkek duygularını içtenlikle itiraf etti. Ancak onun gözü
Sumei’nin vücudunda bir ileri bir geri geziyordu. Çekici bir alan gördüğünde dudaklarını
yalamasına engel olamadı.
“Sen…” Sumei’nin dayanma sınırına ulaşmıştı. Çünkü onu en çok rahatsız eden şey, birileri
tarafından rahatsız edilmekti.
Ama tam patlayacağı sıra, kalabalığın içinde tanıdık bir yüz gördü. Aniden aklına bir fikir
geldi ve biraz utançla söylerken kızgın bir ifade yaptı. “ Aslında ben zaten birini seviyorum.”
“Ne? Bir sevgilin mi var? Kim?” Sumei’nin sözlerini duymasıyla Jian Chen büyük bir darbe
yemiş gibi anında sinirlendi.
Sumei gururla gülümsedi, kalabalığa doğru bakışlarını çevirdi ve çok sıcak bir tonla söyledi. “
Sevgilim, biri beni rahatsız ederken sadece izleyecek misin?” Ve kalabalığın arasında aradığı
kişi kesinlikle Chu Feng idi.
“ Lanet olsun.” Chu Feng kalbinde gizlice bağırdı. Sumei’nin onu bu kadar erken fark
edeceğini düşünememişti ve onu aptal yerine bile koymuştu. Sumei açıkçası onu kalkan
olarak görüyordu.
Bu durumdan memnun olmamasına rağmen bir erkek olarak ve tüm kalabalığın önünde Chu
Feng nasıl geri çekilebilirdi? Sonuçta o aslında Sumei’ye yardım etmeyi düşünüyordu.
“Bebeğim, ben de yeni geldim. Hangi adi herif seni rahatsız ediyor? Onunla ilgilenmende
yardım edeceğim.” Chu Feng kalabalığın arasından yürürken rolünü oynadı. Sumei’nin
önünde durdu, uğursuzca gülümsedi daha sonra herkesi şaşıran hareket yaptı.
Elini salladı ve güçlü bir rüzgâr karşıya dalgalandı. Narin küçük güzel Sumei’yi kucağına
getirtti.
Bu sahnenin insanların gözlerini büyüttüğü ve çenelerini düşürdüğü söylenebilirdi. Herkesin
ağzı açık kaldı ve bazılarının gözleri neredeyse gözbebeklerinden çıktı.
Sumei kimdi? İç sahada herkesin bildiği bir dâhiydi ve aynı zamanda çok güzeldi. Onu gören
çok kişi olmamasına rağmen onu görenler, güzelliği tarafından cezbedildi.
Birçok kişi gözlerinde onu tanrıça olarak gördü. Güçlü yetenekleri ve güçlü çevresi olanlar
Sumei’ye itiraf etti. Jian Chen onlardan biriydi.
“Sen…” Pek çok kişinin önünde flört edilmesiyle gözleri adeta ateş saçıyordu.
Bunun kendisi için olduğunu düşününce, öfkesine karşı koydu. Sadece sinirlenmedi, yüzünde
mutluluk gülücükleriyle, Chu Feng’in kucağında kalmaya devam etti.
O anda Chu Feng karnında iki yumuşaklık hissediyordu. Bu rahat duygu onun titremesine
neden oldu. Bundan sonra Sumei’yi daha sıkı kucaklamasına engel olamadı ve bu hoş
duyguyla istediği kadar eğlendi.
“Lanet olsun. Sen de kimsin?”
Önünde kendi tanrıçasının başkası tarafından kucaklandığını görünce, Jian Chen Kalbine
dolup taşan siniri hissetti ve vücudundan öldürme niyeti çıktı.
“Kim miyim? Sumei’nin sevdiği kişiyim.” Chu Feng göğsünü kabarttı ve gururla söyledi.
“Seni adi…” Sumei kalbinde küfretti. Herkes Chu Feng’’in ne demek istediğini anlamaya
başladı. Demek istediği Sumei onu sevdiğiydi.
“Kahretsin. Seni mahvedeceğim.” Sonunda Jian Chen patladı. Arkasında ki kılıcı çıkardı ve
Chu Feng’e doğru sapladı.
“Sevgilim, benim için onunla ilgilen.”
Chu Feng’in nutkunu tutan şey, Sumei’nin kucağında onu itmesiydi. Bu itiş büyük miktarda
güç içeriyordu ve doğrudan Jian Chen’in kılıcına doğru itildi. Basitçe bu Chu Feng’den
yaralanma amaçlıydı ve gizlemeden de intikamını alıyordu.
Fakat Chu Feng’in sahip olduğu güç neydi? 6.seviyede bir kişi dursun, 7.seviye ruh âleminde
olan insanlar bile rakip olmaya uygun değildi.
“Bang.”
Chu Feng yana eğildi ve Jian Chen’in saldırısını engelledi. Bundan sonra bacağını kaldırdı,
düzensiz durumdaki Jian Chen’i tekmeledi.
“Evlat sen kesinlikle ölmek istiyorsun.” Bunu görünce kalan Kılıç birliği üyeleri kılıçlarını
salladı ve kontrolsüzce Chu Feng’e doğru sapladılar.
Fakat onlar Chu Feng’e nasıl rakip olabilir? Ve bir anda bir düzine kadar insan tüm vücutları
üzerinde çürüyerek, burunları kanayarak ve yerde yuvarlanıp acıyla inleyerek dayak yedi.
“Adım atar.” Chufeng, Jian Chen’in vücuduna bastı ve agresifçe söyledi, “ Sevgilimi rahatsız
etmeye cesaret edersen tüm dişlerini dökerim.”
Bunu dedikten sonra, gülümserken Sumei’nin yanına gitti ve baskı yapmadan kucakladı. Daha
sonra “ Sevgilim hadi şurada oturalım” dedi. Sonra hava atarak kendi konutuna doğru
yürüdüler.
“Bu adam da kim? Sumei’ye bunu yapmaya cesaret etti…”
Birbirlerine sarılarak ayrıldığı sahneyi görenler, aynı zamanda onun kim olduğundan
şüphelendiler, yüreklerindeki kalp kırıklıkları da anlaşılabiliyordu.
Birlikte yürürken Chu Feng gerçekten çok pervasızdı. Sumei’nin nefret dolu bakışlarını
aldırmadan ve ayrıca küçük eli onu gizlice çimdiklerken Sumei’in belini sıkıca tutuyordu.
Bunlar Chu Feng’in düşünceleriydi: “Acıya çeksem bile hâlâ senden daha avantajlıyım.
‘Küçük şeylerden avantaj sağlayamazsan hiç yararlanamazsın.’ sözü gibi. Bu, beni kalkan
olarak almanın bedeli.
“Adi herif, yeter.”
Chu Feng’in odasına girdikleri gibi Sumei, Chu Feng’i uzağa itti. Ani bir rüzgar geçti ve
Sumei’nin keskin tekmesi Chu Feng’e doğru süzüldü.
“Lanet olsun.”
Chu Feng şaşırdı çünkü Sumei hız veya güç konusunda ondan katbekat üstündü.
Bu kız şimdiden Ruh âlemin 8. seviyesinde!
Bölüm için teşekkürler.Elinize, Emeğinize Sağlık
BeğenBeğen
Bütün bölümü yüzümde anlayamadıgım bi gülümsemeyle okudum çeviri ve kontrol için teşekkürler.
BeğenLiked by 1 kişi
Aynen 🙂 .Tek manyak ben değilmişim 😉 .
BeğenLiked by 1 kişi
sanırım herkes istiyor sumei ile feng arasında bir omantiklik:)
BeğenBeğen
Bölüm için teşekkürler. Ellerinize sağlık.
BeğenBeğen
Bölüm için teşekkürler.
BeğenBeğen
Elinize sağlık. Bölümde bizimki iyi sapıklık yaptı bende herkes gibi sırıtarak okudum xD
BeğenLiked by 1 kişi