MGA 40.Bölüm Ben Sumei’nin Sevgilisiyim

Çeviri için Wertyul kontrol/düzenleme için Dike arkadaşlarımıza teşekkürler. Keyifli okumalar…

“Önümden çekil. Eğer beni engellemeye devam edersen seni mahvederim.” Chu Feng Görev

Seçim Yerinden ayrıldığında bir kızın keskin sesini duydu.

“Sumei?

Bu sesi duyan Chu Feng, paniğe kapılmaktan kendini alamadı. Sumei’nin bir sorunla

karşılaştığını düşündüğünden sesin geldiği yöne doğru hızla gitti.

Sese doğru yaklaştıkça Sumei’ nin figürünü gördü. Nitekim o anda Sumei’nin etrafında bir

düzine kadar Kılıç Birliği üyesi vardı.

Kılıç Birliği üyeleri auralarını gizlememişlerdi bu sayede Chu Feng, oradaki çoğu insanın 5.

seviye ruh âlemi olduğunu hisseti. En güçlüleri genç bir adamdı ve o ruh âleminde 6.

seviyedeydi.

En güçlülerinin üstün şekli, beyaz yüzü, kalın kaşları ve iri gözleri vardı. Onun tipik tatlı bir

çocuk olduğu söylenebilirdi. Meymenetsizce Sumei’ye gülümsüyordu ve grubuyla beraber

kalabalığın önünde Sumei ile alay ediyordu.

Belki de Sumei’nin özel statüsü nedeniyle, beyaz yüzlü erkekten gelen alay ona oldukça ağır

geliyordu bu yüzden Sumei çıldıracakmış gibi duruyordu.

Bunu görünce Chu Feng yardım etmek istedi ama anında durdu. O Sumei’nin gücünü açıkça

anladı. O 7. Seviye ruh âleminde olmasına rağmen bu insanlar hala Sumei’yi rahatsız

ediyorlardı. Onlar basitçe ölümlerini arıyorlardı.

Açıkçası kız gerçek gücünü ortaya çıkarmak istemediğinden kendini dayanmaya zorladı ve

saldırmadı. Bu yüzden Chu Feng heyecan içinde izleyenlere katıldı ve kalbinde gizlice güldü.

“ Ne kadar dayanabilirsin göreceğim.”

“Leydi Sumei. Ben, Jian Chen, gerçekten senden hoşlanıyorum. Bana bir şans veremez

misin?”

“Tüm iç saha da statüsü, gücü ya da görünüşü ne olursa olsun ben, Jian Chen’den başka size

kim uygun olabilir?”

Jian Chen denilen beyaz yüzlü erkek duygularını içtenlikle itiraf etti. Ancak onun gözü

Sumei’nin vücudunda bir ileri bir geri geziyordu. Çekici bir alan gördüğünde dudaklarını

yalamasına engel olamadı.

“Sen…” Sumei’nin dayanma sınırına ulaşmıştı. Çünkü onu en çok rahatsız eden şey, birileri

tarafından rahatsız edilmekti.

Ama tam patlayacağı sıra, kalabalığın içinde tanıdık bir yüz gördü. Aniden aklına bir fikir

geldi ve biraz utançla söylerken kızgın bir ifade yaptı. “ Aslında ben zaten birini seviyorum.”

“Ne? Bir sevgilin mi var? Kim?” Sumei’nin sözlerini duymasıyla Jian Chen büyük bir darbe

yemiş gibi anında sinirlendi.

Sumei gururla gülümsedi, kalabalığa doğru bakışlarını çevirdi ve çok sıcak bir tonla söyledi. “

Sevgilim, biri beni rahatsız ederken sadece izleyecek misin?” Ve kalabalığın arasında aradığı

kişi kesinlikle Chu Feng idi.

“ Lanet olsun.” Chu Feng kalbinde gizlice bağırdı. Sumei’nin onu bu kadar erken fark

edeceğini düşünememişti ve onu aptal yerine bile koymuştu. Sumei açıkçası onu kalkan

olarak görüyordu.

Bu durumdan memnun olmamasına rağmen bir erkek olarak ve tüm kalabalığın önünde Chu

Feng nasıl geri çekilebilirdi? Sonuçta o aslında Sumei’ye yardım etmeyi düşünüyordu.

“Bebeğim, ben de yeni geldim. Hangi adi herif seni rahatsız ediyor? Onunla ilgilenmende

yardım edeceğim.” Chu Feng kalabalığın arasından yürürken rolünü oynadı. Sumei’nin

önünde durdu, uğursuzca gülümsedi daha sonra herkesi şaşıran hareket yaptı.

Elini salladı ve güçlü bir rüzgâr karşıya dalgalandı. Narin küçük güzel Sumei’yi kucağına

getirtti.

Bu sahnenin insanların gözlerini büyüttüğü ve çenelerini düşürdüğü söylenebilirdi. Herkesin

ağzı açık kaldı ve bazılarının gözleri neredeyse gözbebeklerinden çıktı.

Sumei kimdi? İç sahada herkesin bildiği bir dâhiydi ve aynı zamanda çok güzeldi. Onu gören

çok kişi olmamasına rağmen onu görenler, güzelliği tarafından cezbedildi.

Birçok kişi gözlerinde onu tanrıça olarak gördü. Güçlü yetenekleri ve güçlü çevresi olanlar

Sumei’ye itiraf etti. Jian Chen onlardan biriydi.

“Sen…” Pek çok kişinin önünde flört edilmesiyle gözleri adeta ateş saçıyordu.

Bunun kendisi için olduğunu düşününce, öfkesine karşı koydu. Sadece sinirlenmedi, yüzünde

mutluluk gülücükleriyle, Chu Feng’in kucağında kalmaya devam etti.

O anda Chu Feng karnında iki yumuşaklık hissediyordu. Bu rahat duygu onun titremesine

neden oldu. Bundan sonra Sumei’yi daha sıkı kucaklamasına engel olamadı ve bu hoş

duyguyla istediği kadar eğlendi.

“Lanet olsun. Sen de kimsin?”

Önünde kendi tanrıçasının başkası tarafından kucaklandığını görünce, Jian Chen Kalbine

dolup taşan siniri hissetti ve vücudundan öldürme niyeti çıktı.

“Kim miyim? Sumei’nin sevdiği kişiyim.” Chu Feng göğsünü kabarttı ve gururla söyledi.

“Seni adi…” Sumei kalbinde küfretti. Herkes Chu Feng’’in ne demek istediğini anlamaya

başladı. Demek istediği Sumei onu sevdiğiydi.

“Kahretsin. Seni mahvedeceğim.” Sonunda Jian Chen patladı. Arkasında ki kılıcı çıkardı ve

Chu Feng’e doğru sapladı.

“Sevgilim, benim için onunla ilgilen.”

Chu Feng’in nutkunu tutan şey, Sumei’nin kucağında onu itmesiydi. Bu itiş büyük miktarda

güç içeriyordu ve doğrudan Jian Chen’in kılıcına doğru itildi. Basitçe bu Chu Feng’den

yaralanma amaçlıydı ve gizlemeden de intikamını alıyordu.

Fakat Chu Feng’in sahip olduğu güç neydi? 6.seviyede bir kişi dursun, 7.seviye ruh âleminde

olan insanlar bile rakip olmaya uygun değildi.

“Bang.”

Chu Feng yana eğildi ve Jian Chen’in saldırısını engelledi. Bundan sonra bacağını kaldırdı,

düzensiz durumdaki Jian Chen’i tekmeledi.

“Evlat sen kesinlikle ölmek istiyorsun.” Bunu görünce kalan Kılıç birliği üyeleri kılıçlarını

salladı ve kontrolsüzce Chu Feng’e doğru sapladılar.

Fakat onlar Chu Feng’e nasıl rakip olabilir? Ve bir anda bir düzine kadar insan tüm vücutları

üzerinde çürüyerek, burunları kanayarak ve yerde yuvarlanıp acıyla inleyerek dayak yedi.

“Adım atar.” Chufeng, Jian Chen’in vücuduna bastı ve agresifçe söyledi, “ Sevgilimi rahatsız

etmeye cesaret edersen tüm dişlerini dökerim.”

Bunu dedikten sonra, gülümserken Sumei’nin yanına gitti ve baskı yapmadan kucakladı. Daha

sonra “ Sevgilim hadi şurada oturalım” dedi. Sonra hava atarak kendi konutuna doğru

yürüdüler.

“Bu adam da kim? Sumei’ye bunu yapmaya cesaret etti…”

Birbirlerine sarılarak ayrıldığı sahneyi görenler, aynı zamanda onun kim olduğundan

şüphelendiler, yüreklerindeki kalp kırıklıkları da anlaşılabiliyordu.

Birlikte yürürken Chu Feng gerçekten çok pervasızdı. Sumei’nin nefret dolu bakışlarını

aldırmadan ve ayrıca küçük eli onu gizlice çimdiklerken Sumei’in belini sıkıca tutuyordu.

Bunlar Chu Feng’in düşünceleriydi: “Acıya çeksem bile hâlâ senden daha avantajlıyım.

‘Küçük şeylerden avantaj sağlayamazsan hiç yararlanamazsın.’ sözü gibi. Bu, beni kalkan

olarak almanın bedeli.

“Adi herif, yeter.”

Chu Feng’in odasına girdikleri gibi Sumei, Chu Feng’i uzağa itti. Ani bir rüzgar geçti ve

Sumei’nin keskin tekmesi Chu Feng’e doğru süzüldü.

“Lanet olsun.”

Chu Feng şaşırdı çünkü Sumei hız veya güç konusunda ondan katbekat üstündü.

Bu kız şimdiden Ruh âlemin 8. seviyesinde!

MGA 40.Bölüm Ben Sumei’nin Sevgilisiyim” üzerine 9 yorum

Yorum bırakın