Magi’nin Torunu (Kenja no Mago) 3.Bölüm Birazcık Büyümek

Çeviri , kontrol / düzenleme için Avare arkadaşımıza teşekkürler. Keyifli okumalar…

Önceki Bölüm                                                                                         Sonraki Bölüm


 

Şu anda nispeten uzak yemyeşil bir ormanın içinde saklanarak kuşları izliyorum.

Şu anda, aniden durdukları ve uçup uzaklaşmaya çalıştıkları zaman, kuşlar yemeklerini gagalıyorlar. Ancak, elimin avucunda, ‘vakum dalgası’ diye çağrılan bir sihir oluşturdum ve kuşlara doğru ateşledim.

Kuşlar uçup uzaklaşmaya çalıştıkları zaman, vakum dalgası birine saldırdı, boynunu keserek, ve savunmasızca yere düştü.

Tamamdır!

Öldürdüğüm kuşa yaklaştım, sihir kullanarak bir delik kazdım ve kuşun ayağını tuttum, kanını boynundan çukura damlamasına izin verdim.

Eğer bir kişi bir hayvan öldürür ve kanını akıtmazsa, hayvanın eti kanlı bir hale gelir. Ve kanlı olduğu zaman, kokusu diğer hayvanları çeker.

Kuşlar birlikte toplansa bile, benim için bir sorun değil, onların hepsini öldürebilecek yeteneğim olduğundan. Ancak, kendimi gereksiz öldürmeyle meşgul etmek istemiyorum.

Kanı boşaltılmış kuşu sihir tarafından yapılmış uzaya depoladım. Miktar yeterli olduğundan, eve doğru yol aldım.

Bir şekilde, beş yaşıma girdim.

Bana yardım eden dede bana “Shin” ismini verdi. Ve beni kendi torunu olarak yetiştirdiğinden, dedenin aile ismi “Walford” olmasıyla beraber, böyle ben Shin Walford oldum.

Dedenin ismi Merlin Walford.

Dedenin, iş sihre geldiği zaman hatırı sayılır derecede muazzam bir bilgisi var ve bana içtenlikle öğretti.

Denin kendine has genç bir havası var ve ormanın derinliklerinde emekli olmasına rağmen bile, insanlar hâlâ zaman zaman onu ziyarete geliyorlar.

Dahası, hepsi farklı tür insanlar misalen, oldukça iyi giyinen bir amca, cadı gibi bir yaşlı kadın ve çeşitli sayıda mükemmel görünümlü donanımıyla Şövalye gibi bir kişi.

… Dedenin nasıl tür bir kişi olduğunu merak ediyorum…

Ancak, o eskidendi; şimdi her yerde bulabileceğin normal bir yaşlı adam gibi görünüyor.

Dede tarafından sihir öğretilirken bir sürü eğlendim. Çoğu zaman, sihiri kullandığın yol üzerine iltifat diyor.

Sihri kullanarak ormanda avlanmak gerçekten eğlenceliydi. Valla zaten, gerçek niyetim eğlenmekti her hâlükarda.

Sihri nasıl kullanacağını öğretilmekten konu açılmışken… Bu dünyada sihri kullanmanın yolu uzun büyülü sözlü ilahiler söylemek, büyünün ismini söylemek, ya da öyle şeyler değil.

Sihir ‘hayal gücü’dür.

Sihir olarak bilinen fenomen, dökümcünün ‘hayal gücü’ ve onları cisimleştirebilmek.

Ancak, sihri kullanarak ‘hayal etmek’ zor yüzden birisi sihir öğrenmeye başladığı zaman, hayal etmesi daha kolay olsun önlerine diye bir tür görsel koyuyorlar.

O yüzden herkes genel olarak aynı sihri döküyorlar gibi görünüyor.

Bunun nedeni ‘hayal gücü’ yüzünden.

Çoğu kişi aynı sihri dökse de, değişiklik gösterenler de var ayrıca.

Örnek olarak, modern Japonya’nın özgün bir sakini, yaratıcılıkla dolup taşan sonra bu dünyaya taşınmış olan ben. Büyülü sözler gerek olmadığından, genelde sadece anime ve mangalarda göreceğiniz şeyleri üretmek bir hayli kolaydı.

Sonra, sihirsel güçlerimi nasıl kontrol edeceğim öğretildi.

Bir kişinin hayal gücü istikrarlı olsa bile, eğer bir şey yanlış gider ve büyü düzgünce başlatılmazsa, kaosa dönebilir.

Sihir kontrolü büyü yapmak için gerekli. Sihir bu dünyada herhangi bir yerde ve her yerde mevcut ama bütün sihir türleri kontrol mükemmel bir şekilde edebilen kimse yoktur.

Bu dünya sihrin var olduğu bir yer olduğundan, buradaki insanlar bilmeden sihri kullanıyorlar öyle bir seviyedeki  bedenleri refleks üzerine harekete geçecek düzeyde. Doğrusunu söylemek gerekirse, öyle bir noktadaki eğer biri büyü kullanamazsa, o günlük yaşamlarının aktivesini etkiliyor. Örneğin, içme suyu üretmek için, bir kişi küçük bir ateş üretmeli.

Ancak, makul sihir kontrolü olmadan, bir süre önce kullandığım vakum dalgasını üretmek mümkün değil.

Onu hayal edememekten gayrı, onu taklit etmek için yeterli sihir gücüne sahip olmazlardı.

Benim onu üretebilme sebebim, dede ile yaptığımız günlük sihir kontrolü sayesinde; bana öğretme ve sihir ile neyin mümkün olup olmadığını doğrulamaya yardım etmesi.

*    *    *

Kısa bir zaman sonra, eve vardım. Ahşap evi ve düzenlemesini tarif edersek, bir 3OYM( oturma odası, yemek odası ve mutfak) olmalı?

Mutfakta çukur(lavabo) vardı ama musluk yoktu, taşınılabilir fırınlı ocak sihir tarafından tutuşturuluyor ve bir tane altı kişilik yemek masası vardı.

Oturma odasında, şömine, bir kahve masası ve L şeklinde dört ve iki kişilik koltuk vardı. Beklenildiği gibi, şömine odun ile yanan cinsten değildi ama ateş sihir ile tedarik ediliyordu.

Benim odam dışında, diğer odalar, dedemin yatak odası ve onun çalışma odasıydı.

Tesadüfen, ikinci kat yoktu; tek katlı bir evdi.

“Dede, evdeyim.”

Eve girerken söyledim.

“Oh, eve hoş geldin.”

“Seni rahatsız ettiğim için kusura bakma.”

Dedeyle birlikte  olan bir misafir dedi. Tanıdıklarımızdan biriydi, mükemmel donanımıyla şövalye tarzı bir amca.

Hoş geldin, Michel-san.

Michel-san adlı bu amca yeşil gözler ve kısa sarı saçıyla oldukça genç görünüyor. Fiziğine gelirsek, maço biri gibi durmasa da, ince de değildi; cılız bir şahıstı ama kaslıydı.

Ancak, onun ne iş yaptığını bilmiyorum.

Dedeyi ziyarete geldiği zaman ara sıra, sihir dışında, bana dövüş sanatlarını öğretir, silahşörlük, mızrakları kullanarak savaşma ve okçuluk.

Dede de belli bir seviyeye kadar dövüş sanatlarını kullanabilse de, onun ana odak noktası sihirdi ve bu yüzden Michel-san’a kıyasla aşağıydı.

Hoho, merak ediyorum da, ne yakaladın bugün acep?

Dede bugünün avlanma seferinin sonuçlarını bilmek istedi.

Bugünün avı Aldatıcı Kuş ve Orman Tavşanı.

…Eğer sözlerim biraz takip etmekte biraz zorsa beni mazur görün. Reenkarnasyonu okuduğunuz zaman çoğunlukla ya da başka bir dünyaya çağırıldığınız zaman, biri çoğu zaman dili hemen öğrenme hilesi veya onun benzeri bir şey genellikte yoktur. Ek olarak, bu dünyada sadece 5 kısa yıllığına buradaydım..

“Ho~ bir tavşanı yakalamanın yanında bir de Aldatıcı Kuş da mı yakalayabildin?

Ah… Bu kötü, korkunç bir şey olacakmış gibi bir his var içimde.

Orman Tavşanını öldürmek için bıçak kullansam da, Aldatıcı Kuş için, sihir kullanmak zorunda kaldım, biliyor musunuz?

Phew, tehlikeliydi. Çünkü Aldatıcı Kuşun tetikte olması(uyanıklığı) çok yüksek, yetenekli avcılar bile onu kolayca avlayamazlardı. Aldatıcı Kuşun yakalanması zor olmasının yanı sıra, onlar fazlasıyla lezzetli ve önemli biçimde pahallı

Dövüş sanatlarını çalıştıktan sonra, bıçak ve ok ve yay gibi şeyleri kullanmam kademe atlamış gibi görünüyordu.

Sihir ilginç olduğu için çalışmayı sevsem de, dövüş sanatlarını çalışmanın bir hayranı değilim çünkü o daha zor.

Hmph, bu kadar alçak gönüllü olmana gerek yoktur. Aldatıcı Kuşu ki o kuş tetikte olmasıyla övünülen bir kuştur, öldürmek için sihir kullanılmış olsa da, anında aşağı indirilmiş. Eğer durum buysa, sadece biraz daha sert bir çalışmaya ihtiyacın var gibi.

İmkansız! Gerçekten de önlenemez mi?!

Dedenin düşünürken arkaya doğru yaslandığını gördüm. Yardım et bana dede. Torunun ihtiyaç içinde!

Hoho~ Sizin gözetiminiz altında olacak öyleyse.

Evin içinde bir tane bile müttefik yoktu.


 

Önceki Bölüm                                                                                         Sonraki Bölüm

Magi’nin Torunu (Kenja no Mago) 3.Bölüm Birazcık Büyümek” üzerine 9 yorum

Yorum bırakın